19 Temmuz 2012 Perşembe

Phaselis - Ceneviz - Sazak

Eşimle nişanlıyken Türkiye'nin batı ve güney sahillerindeki bütün "sarı tabelaları" gezmiştik. Elimizde Azra Erhat mitoloji sözlüğü, eski haritalar ve çeşitli başka kitaplarla bu sarı tabelaların her birine girer hepsinde mitolojiden referanslar arar, hayatın o zamanlarda nasıl olduğunu düşünmekten zevk alırdık.

Tabi ki Phaselis'i de gezmiştik. Bu gezi esnasında Phaselis'in eski antik iç limanında bağlı bir yelkenli tekne görmüştük. Antik şehrin önünde, çam ormanının içinde, havuz gibi durgun antik iç limanda bu tekneyi görünce çok imrendiğimi ve etkilendiğimi hatırlıyorum. İçimden bir gün ben de yapacağım diye geçirmiştim. İşte 20 sene önceki bu hayalimizi gerçekleştirmek bu güne kısmet oldu.

İç liman çok sığlaştığından giriş imkansız olsa da biz demirimizi öndeki geniş koya attık. Bota atlayıp karaya çıktık. Tarihi kenti doya doya gezdik, fotoğraflar çektik.



Phaselis bu resimdeki burundan batıya doğru uzanıyor. Biz güneydeki geniş koya demirledik. Asıl girmek istediğim antik liman; burnun kuzeyindeki küçük, neredeyse daire şeklindeki koy. Ama içeri giriş çok sığ olduğundan giremiyoruz. Girseydik demir atmadan kolltuklarla bağlanıp kalacaktık ama olmadı. Biz de gezimize diğer taraftan başladık.

Sabah erkenden gittik kimseler yoktu. Adamın birisi abi daha açılmadı falan dediyse de, ben biz gezelim sonra açılınca gelir biletimizi alırız deyince, tamam abi siz erken gelmişsiniz boşverin gezin diyerek icazet verdi. Açılmadı dediği bilet memuru gelmedi demek; zira sitede kapalı tek bir şey yok, her yer açık arazi zaten. Bir kapı, çit vs. hiç birşey yok.




  

Phaselis'in bu Antik taşlarla döşeli ağaçlıklı yolu oldum olası çok huzur verici bulmuşumdur.
Bizi bekleyen CANKIZ'a dönüyoruz....
 
Rotamız yukarıdaki gibi. Zaten Kemer'in biraz altı Phaselis.

Sonra gecelemek için gene aşağı Ceneviz koyuna veriyoru rotayı. Ceneviz koyuna girip demir atacağız ama çok kuvvetli rüzgar var. Ona göre pozisyonumuzu alıp demiri bırakmak üzereyken, sihirli bir el değmiş gibi rüzgar 40 saniye içinde duruyor ve tam ters yönden esmeye başlıyor. Kayalara doğru sürüklüyor bizi, motorla manevra yapıp tekrar pozisyon alıyoruz yeni demir mevkiimze. Tekrar demir atacağız ama rüzgar gene yön değiştirip aksi yöne dönmesin mi ? Hem de oldukça kuvvetli. Birileri bizimle dalga geçiyor sanki...

Burada bir şey var deyip fazla kafa yormadan, bir daha geliriz dediğimiz alttaki sazak koyuna yol veriyoruz. Rixos koyu mu desek acaba buraya ? Yakında adı değişir zaten. Koya giriyoruz, iki yanı yüksek kayalıklarla çevrili bu küçük koyda hava süt liman. Atıyoruz demirimizi, keyif modumuza geçiyoruz hemen. 

Sanki deniz tanrıları bize bu koya bir daha gelme sözümüzü hatırlatır gibi resmen Ceneviz koyuna demirletmeyip buraya yönlendirmişler gibi hissediyoruz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder