23 Haziran 2012 Cumartesi

"Denizanası 1" tatbikatı

Dediğim gibi, hedef 2 tane 10 yaşında çocukla, 35' bir yelkenlide 70 - 80 gün geçirmek olunca ister istemez tecrübe gerekiyor... Ben zaten teknenin peşinde/başında Mayıs ayından beri Marmariste olduğumdan tekneyi iyice abrayabilir duruma geldim. Tek başına günübirlik seyirlerle başladım, sonra demirde kalmalar, sonra gece seyirleri vs. derken durumun ABC sini kavramış durumdayım. Deniz lisesi ve Dz. harp okulu geçmişim de olduğundan olayın içinde büyüdük sayılır. İç limanda pirat batırmışlığımız vardı... Serpil de çocukluktan beri denizde büyümüş olduğundan denizde çok rahattır.  Ama gelgelelim deniz bu; dersini çalışmayanı hiç affetmez, ödevini yapmayanı muhakkak eninde sonunda bir haşlar.

Bunu bildiğimizden Haziran başında bir deneme seferi yaparak beraber seyir tecrübemizi arttırmak ve çocuklar geldiğinde neleri nasıl yapmamız gerektiğini belirlemek için bir tatbikat planladık: "Denizanası 1" tatbikatı....

Serpil çocukları İstanbul'da anneannelerine bırakıp Cuma akşamından uçakla Marmaris'e geldi ve Cumartesi sabah erkenden Yacht Marina'dan palamarları çözdük. İlk durağı biraz yüzmek için hem de demirleme antremanı olsun diye Aap Adası'nda verdik. Başarılı bir demirleme ile teknemizi sağlama aldık ve yüzüp dinlendik. Ufak koyda bizden başka bir tekne daha vardı ve içindeki Alman adem babalar biz yanlarına demirleyince incir yapraklarına sarıldılar. Neyse bari ona da şükür...


Burada demirdeyken bir daha çok zor rastlayabileceğimizi tahmin ettiğim bir olayla karşılaştık. Teknenin hemen kıçında, arkada bağlı duran  botun altında 40 - 50 kadar (belki daha fazla) vatoza benzeyen hayvanlar yüzüyor. Daha doğrusu yüzmüyor da salınarak duruyor. Adeta güneşleniyorlar. Hemen Serpille toplaşıp ne olduklarını anlamaya çalıştık. Allahtan fotoğraflarını çekmişiz çünkü anlatılınca inanılacak bir şey değil. Evet o bizim 3 metre ilerimizdeki botumuz ve görüntü de bu aşağıdaki gibi....

Vatozdu, deniz anasıydı, balon balığıydı derken birden kafamıza dank ediyor ve fark ediyoruz.....

Kalamar bunlar..... Yukarıdaki fotoğrafta fotoğrafı çeken Serpil'in suya yansıyan siluetini görebilirsiniz. O kadar yakınız hayvanlara ve orada öylece duruyorlar.
Bu kalamarlar orada ben motoru çalıştırıp vira demir manevralarına başlayana kadar durdular. Ben motoru çalıştırmasam gidecekleri de yoktu. O kadar şaşkın ve mutlu idik ki, elimizi uzatsak yakalayabileceğimiz bu hayvanları tutmaya çalışmak aklımıza bile gelmedi. Halbuki suyun üstüne o kadar yakın ve o kadar durağanlardı ki; kepçe ile bile rahatlıkla alınabilirlerdi.

Deniz, bize hoşgeldiniz sürprizini yapmıştı. O ilk günden beridir de hala sürprizlerini kesmedi desem doğru olur....

Ayı bacağı denemelerimizden biri.

Yeni pasarellamız iş başında...
Bu seyir esnasında bir çok önemli deneyim kazandığımızı düşünsek de, önümüzdeki büyük macera için yeterli olmadığının da bilincinde olarak "Denizanası 1" tatbikatını başarı ile sonlandırdık. Haftaya çocuklarla beraber vira demir....

8 Haziran 2012 Cuma

Tekneye eklenenler (Tekrar devam)

- Teknenin 2 adet 75 A kullanım ve bir adet de 75 A starter olmak üzere 3 adet aküsü vardı. Bu 150 A lik akü bankasının bize yetmeyeceğini düşündüğümüz için, iki adet daha aynı marka, tam bakımsız asitli akü alınarak, toplam 300 A lik bir akü bankası oluşturuldu. Teknede bilerek TV kullanmıyoruz, bunun haricinde de laptop ve telefon şarjları, ipad şarjı, navigasyon aletleri (Chartplotter, Navtext, tridata vs.), Telsiz, Otopilot Buzdolabı ve gece aydınlanmalarımız dışında bir elektrik harcamamız olmuyor. Bu 300 A lik banka bize rahatlıkla yetti.

- İç ışıklar ve navigasyon ışıkları led'e çevrildi.

- Güneş enerjisi panelleri takıldı. 4x 85 watt lık güneş panelleri, bu iş için özel olarak kıç aynalığa monte edilen krom aksamın üzerine monte edildi. 340 watt lık bu paneller sayesinde 3 ay boyunca akülerimizi bir kez bile sahilden şarj etmek durumunda kalmadığımız gibi akülerimiz de %80'in altına hiç inmedi. Buzdolabımız sürekli olarak 5-6 arası ayarda çalıştı, hiç 4'e indirmedik (max. ayar 7) Bu iş için çeşitli araştırmalardan sonra Volkan Görciz adında, amatör ruhla çalışan, kendisi de bir denizci olan bir arkadaşı tercih ettik. Hem servisten hem de işleyişten çok memnun kaldık. Bittikten sonra şu hale geldi teknemiz.

Bu panellerin üzerinde bulunduğu yapı oldukça sağlam bir yapı ve paneller üzerinde öne arkaya doğru yatırılabildiği gibi, 6 adet bağlantı yerinden her türlü açısı da ayarlanabiliyor. Daha yükseltip alçaltabilir, bir tarafa meyil verebilir, ya da dikey eksen etrafında burabilirsiniz. Her 3 boyutta da ayarlama yapabilirsiniz. Seneye bir de zaman boyutunu ekleyebilsek tam olacak yani...

- Pasarella yenilendi. Alimunyum katlanır bir pasarella aldık. Eskisi çok hantal, ağır bir şeydi ve koyacak yer problem oluyordu. Bu gayet hafif ve portatif.
Ve daha başka bir kaç ufak ayrıntıdan sonra. Sıra en sonunda denize açılmaya geldi. Hedefimiz; çocukların okullarının tatil olmasından itibaren denize açılıp, çocukların okullarının açılmasından 1 hafta öncesine kadar denizde kalmak... Rota belli değil. Amaç denizi yaşamak.







7 Haziran 2012 Perşembe

Tekneye eklenenler (Devam)

- Teknemizin arkasında mataforalarımız vardı. Bunlar oldukça sağlam yapılmış olmasına rağmen, mataforaların teknenin kıç aynasına bağlı olduğu yerlerde hafif boya çatlakları gözüme ilişmişti. Bunları botumuz mataforadayken, demirde ve seyir esnasında bir süre inceledikten sonra bu bölgelerin sağlamlaştırılması gerektiği kanaatine vardım. Bunun için, o bölgelerde tekrar jelkota inilerek ilave epoxy ve karbon liflerle güçlendirme yapıldı. Şimdi botu üzerinde motorla bile mataforaya alsak içimiz rahat.

Arkadan görünüşü ise şöyle... Mataforaların o aynaya bastığı yerler 50 cm2 kadar soyulup tekrar karbonla güçlendirildi ve boyandı.


- Zincir ve demir galvanizlendi. Oldukça paslanmış olan zincirimizi yeniden galvanizlettik.


- Yeni lazy bag - lazy jack yapıldı. Teknenin üzerinde orjinal lazy bag'i vardı ama oldukça yıpranmıştı. Ayrıca donanımı da hem nisbeten zor kullanılır hem de her seferinde ana yelken açılırken çapariz verir durumda idi. Bunları yeniledik. Şimdiki haliyle ana yelken basılırken takılma sorunu olmadığı gibi, indirilirken de oldukça geniş olan lazy bagin içinde kendiliğinden istifleniyor. Güverteye çıkıp yelkeni toplarken yardımcı olmak gerekmiyor. Basitçe aşağıya doğru yelkeni indirdiğinizde lazy bagin içinde istifleniyor. Bu da zaten tek başına idare edilebilen bir tekne olan CANKIZ'ı daha da kolay kullanılır hale getirdi. Burada kilit nokta, lazy bag'in her iki yakasında bulunan aluminyum birer borunun, lazy bag'in yakalarını iyi yanda da adeta duvar gibi dik tutabiliyor olması.Şu aşağıdaki resimde bahsettiğim boruları fark etmek mümkün.


5 Haziran 2012 Salı

Tekneye eklenenler

Bakımlar bitip, tekne şıkır şıkır hale geldikten sonra, teknemizi bize göre, yani iki çocuklu bir aile için daha güvenli ve konforlu bir duruma getirmek amacıyla aşağıdaki eklemeleri yaptık. Bu eklemeleri listelerken benim gibi yeniler için faydalı olacağını düşündüğüm bazı fikirlerimi ve müsbet/menfi eleştirilerimi de paylaşmayı uygun buluyorum.

- Yeni serpinti körüğü. Serpinti körüğümüz yoktu, onsuz olmayacağını düşündüğümüz için bir serpinti körüğü yaptırdık. Serpinti körüğümüz, ortadaki açılır olmak üzere üç büyük plastik cama sahip. Görüntü açısı oldukça geniş. Elbette bu tip eklemelerde, sunbrella kumaşın üzerine gerileceği krom yapı çok önemli. Hem oldukça maliyetli hem de baştan doğru yapılmazsa sonradan yapılacak değişiklikler çoğunlukla problemli olabiliyor. Bu sebeple; örneğin körüğün altında kalan vinçleri kullanırken, vinç kolunun çevresinde yeterli mesafe kalmasından tutun da (aynı şey cenova vinçleri için de geçerli), içeriden güverteye çıkıp inerken altındaki mesafenin boyunuzu kurtarması gibi basit detaylara dahi dikkat edilmesi gerekiyor.

- Yeni bimini. Teknenin üzerindeki bimini, 9 senedir oldukça yıpranmış durumda idi. Ayrıca benden çok kısa boylu biri için yapılmış olduğundan havuzlukta dümen tutarken iki büklüm durmayı gerektiriyordu. Mevcut krom çatıya ekleme yapılarak uzatmak mümkündü ancak yakın zamanda kumaşın da yenilenmesi gerekebileceğini düşündüğümüzden, biminiyi de yeniden yaptırdık. Biminin iki yanına ve arkasına da resimde görülen beyaz perdemsi eklemeleri yaptık. Bu sayede hem yanlardan ve arkadan gelen güneş ışınlarından korunmak hem de havuzlukta daha fazla mahremiyete sahip olabilmek mümkün. Bu malzeme, içeriden dışarıyı görmenizi engellemeden, dışarıdan içerisinin görünmesine mani olan bir yapıda. Bunun çok faydasını gördük. Zaten fermuarlı olan bu sistem istenildiğinde takılıp çıkartılabildiğinden oldukça rahat. Biminilerde, yelkenle seyir esnasında yelkenlerin o anki durumunu dümen başından görebilmek için hemen başınızın üzerine biraz başa doğru bir pencere bırakılıyor. Ben bu pencerenin özellikle çok büyük olmasını tercih ettim. Yapan usta; abicim ne yapacaksın o kadar geniş pencereyi  falan dese de, bu sayede dümen başındayken açık anayelkenin arkasında kalan cenovanın durumunu bile görebiliyorum. Yukarıdaki resimden pencerenin büyüklüğünü ve sancak-iskele yönünde genişliğini görebilirsiniz. Güneş sorun olduğunda alt taraftaki sunbrella kumaşını kapatıp yerine cırtlayarak engelleyebiliyoruz. Bir nevi hatch perdesi gibi... Bir başka detay da, bimininin üzerinde bumbanın ucunun değebileceği alanın korunması. Bu alan sancak-iskele doğrultusunda 15 cm eninde, geniş açılı bir yay şeklindeki bölgenin deri ile kaplanması yoluyla korunmakta. Bu olmazsa, bumba biminiye sürtünmek yoluyla, kumaşı kolayca yırtabilir. Uzun boylu biminilerde çok sık rastlanan bir durum. Ayrıca her ne kadar; "olsun ben bumbayı yukarıda kullanırım" diye düşünülse de (biz öyle düşünmüştük) bazı durumlarda yelken trimi için balançinayı serbest bırakıp da sonra hava sakinken toparlamayı unutursanız, kumaşı hemen çizebiliyor. Deri koruma böyle unutma durumlarında çok işe yarıyor.

- Sancak kıç omuzluk vardavela üzerinde monte gördüğünüz krom sandık yapıldı. Bu sandık yedek demirimizi ve halatını koymak için düşünüldü. Zaman içinde terlikler vs. gibi birçok başka şeylere de ev sahipliği yapar duruma geldi.

İşe yarıyor mu ? Yarıyor...

Krom yaptırmak zorunda mıydık ? Hayır...

Yedek demiri orada taşımak uygun mu ? Hayır... Çünkü arka vardavelalara gereksiz ters yönde yük uyguluyor ve bu durum teknenin sürekli salınım halinde olduğu düşünüldüğünde, vardavelaların fiber gövde ile bağlandığı yerlerde istenmeyen strese sebep oluyor... Şimdiki aklımla yaptırmazdım.

- Teknedeki 6 kişilik Bombard marka can salı iskele portuçta duruyordu. Bu sal oldukça teferruatlı bir model ve çok ağır. Acil bir durumda kullanılmak üzere tasarlanmış olmasına rağmen, acil bir durumda onu portuçtan çıkartıp, havuzluktan denize atmanın neredeyse imkansız olduğunu fark ettik. Bunun için de onu güverteye, direğin hemen altına yapılan krom kızağı sayesinde monte ettik. Şimdi acil bir durumda sadece bir mandalı açmak suretiyle can salını güverteden denize çocuklar bile yuvarlayabilir duruma geldi. Tabi can salının da bakımı yapılarak, içindekiler yenilendi ve sertifikası da güncellendi.

- Havuzluk minderleri yenilendi. Daha önceki bir mesajımda bahsettiğim gibi; biz yazın geceleri havuzlukta uyumayı tercih ediyoruz. Bu düşünce ile çok ince olan eski minderler yenileri ile değiştirildi. Önce 10 sonra 15 cm lik süngerler ile oldukça kalın ve rahat bir set yaptırıldı... Aşağıdaki resim ne kadar rahat olabileceklerini gösteriyor.


- Vardavelalar, baştan teknenin ortasına kadar krom borularla değiştirildi. Yani baştan itibaren, kıça doğru teknenin sancak ve iskelesindeki puntellere takılan teller kalktı, yerine krom borularla oldukça daha sağlam bir yapı oluşturuldu. Yani aşağıdaki resimdeki gibi. Bunu güvertenin çocuklar için daha güvenli bir hale geleceğini düşünerek yaptık.

Güvertede çok sağlam bir yapı elde etmemize rağmen, eski konfigürasyondaki elastikiyetten de feragat etmiş olduk. Şöyle ki; vardavela üzerine yük bindiğinde esneyerek, binen yükü tekne boyunca içlerinden geçtikleri puntellere yayıyordu.

Şimdiki rijid yapı; yükü aldığı yerde eğilme veya bağlı olduğu tabanı zorlama eğilimde. Ancak bunlar bir çarpma/sürtme/değme vs. gibi istenmeyen durumlarda söz konusu olacağından ve böyle bir durumla karşılaşmamız halinde zaten düşünecek çok şeyimiz olacağını bildiğimizden, böyle bir tercihte bulunduk. Bu yeni yapının bir avantajı da; üzerine birçok aksamı kelepçelerle monte edebileceğimiz oldukça uzun (iki tarafta altlı üstü yaklaşık toplam 25 metre) bir platformumuzun olmuş olması..


- Botumuza ve bot motorumuza koruyucu örtü yapıldı. Tekne ile beraber gelen bir adet 2.70m Avon marka, şişme taban bot ve 2.5 hp antika bir Johnson motorumuz vardı. Botu elden geçirttik ve gerekli yerleri tamir ettirdik, bir sibobunu değiştirdik. Bu esnada botun güneşten zarar gördüğünü fark ettik. Bunun için bir koruma yaptırdık. Ayrıca eski motor hem çok fazla güven vermediği hem de 4'ümüzün birden bota binmesi durumunda yetersiz kalacağını düşündüğümüz için, onu da değiştirdik. Yerine 5 hp iki zamanlı bir Yamaha aldık. Sonuç şu halde oldu... Bu bot konusu önemli gördüğüm konulardan birisi. İleriki mesajlarımda bu konuya detaylı olarak değinmeyi düşünüyorum.



Devam edecek.....