2 Ağustos 2012 Perşembe

Bozukkale - Nisos Simi

Nisos Yunanca ada demekmiş. Sabah 8 gibi Simi'nin doğu kıyılarına doğru direkt bir rota tutuyoruz. Bozukkale ardımızda kalıyor....



Bağlanacağımız yer adanın kuzey tarafında kalmasına rağmen, haritada doğu kıyılarında çok güzel koylar var gözüküyor. Daha doğrusu coğrafi şekillerinden güzel olabileceklerini tahmin ediyoruz, bunun için de onları da görmek amacıyla adanın güney doğusuna doğru dümen tutuyoruz. Malum sınıra vardığımızda gurcataya bayrağını çekiyoruz komşunun.


 Seyir izimiz şöyle:





Bu iz üzerinde gördüğümüz koylar da şöyle:




Hepsi yüksek tepelerle çevrili ve birbirine benziyor. Ama hepsi de güzel demir yerleri ve içeride demirli tekneler var.

Biz öğlen gibi Simi'nin limanına geliyoruz. Burada nasıl bağlanıldığını anlamak için bir tur atıyoruz. Boş yer yok gibi. Girişte hemen iskelede bir çok Türk bayraklı tekne birbirleri üzerine bordalamışlar, demek ki dolu diyoruz. Biz de hemen onların önüne, yüksekçe bir iskeleye bordalamak için hazırlık yapıyoruz. Benzin pompalarının önü hemen. Sağ sol falan derken bordalıyoruz, ben karaya çıkıp koltuğu bağlarken, bizim limana varışımızdan beri orada bekleyip bizi seyreden, her hangi bir yardım etme eğilimini bile göstermeyen düdük geliyor ve buraya yanaşamazsınız feribot iskelesi diyor. Be düdük, hadi yardım etmeyeceksin anladık bari söylesene de hiç yanaşmayalım. Neyse alıyoruz voltamızı kelimenin tam anlamıyla...

O birbiri üzerine bordalayan tekneler meğer bir ralliye katılmış teknelermiş. Setur'un rallisi galiba çünkü gurcatalarda hep setur, koç vs. amblemleri var. Denk gelirsem soracağım dedim ama denk gelmedim...

Tekrar içeri girip bakınıyoruz, sancakta bir boş yer görüyoruz, güzelce demir atıp kıçtankara oluyor ve bağlanıyoruz. Uzun boylu, bıyıklı, sirk cambazı gibi küçücük bir scootera binen, adının Teo olduğunu öğrendiğimiz liman görevlisi geliyor sonradan. yanaşırken koltuk için hemen arkamızdaki sünger dükkanının sahibi yardım ediyor bize. Hoşumuza gidiyor. Her yer gibi burada da iyi de var kötü de....

Teo soruyor ne kadar kalacaksınız diye 1 gün düşünüyoruz diyoruz. Türkçe tamam diyip gidiyor... Biz de inip süngerciye teşekkür edip muhabbet ediyoruz biraz....

Simi çok güzel bir ada. Tablo gibi görüntüsü var evlerinin ve genel yerleşkesinin...

Serpil'in başı ağrıyor, yatıyor ben de çocuklarla tura çıkıyorum, epeyce yürüyoruz adada, yukarılara doğru çıkıyoruz. Evlerin arasında geziyoruz. Her yer çok güzel gözümüze. Bir oyuncak tren gibi bir şey var şehri turlayan, ona biniyoruz hep beraber...

Çocuklar ne buldularsa fotoğrafını çekiyorlar. Ben de hepsini buraya koyuyorum. Tam 77 tane... Doya doya Simi...














































































Hiç yorum yok:

Yorum Gönder